24 Ağustos 2011 Çarşamba

Eski Mısır Ve Elektrik

Öncelikle merhaba daşşağına terayağı sürdüklerim.
Konumuz elektirik hani şu Edison yavşağının bulduğu söylenen elektrik var ya ha işte o.Öncelikle fikirleriniz olgunlaşsın diye sizinle bir video paylaşacağım.
Şimdi en azından aklınızda bir fikir oluşmuş olur.Şimdi bizim sahte insanlıımız zanneder ki elektirik 19. asırda bulunda yok öyle bişey.Olayı açıklayayım.Bir İngiliz araştırmacı elinde şarabıyla büyük piramidin içinde demlenirken birden şişeden kıvılcımlar çıktı ve şişe bir dinamo gibi dönmeye başladı.Başlarda bu daşşağı 2 kilo gelen amcamız çok şaşırdı ama sonradan farketti ki kazın ayağı öyle değil.Bu piramitler elektirik yayıyor.Nası yani diyorsunuz şimdi içinizden.Öyle demenize gerek yok amk.Belki bilirsiniz piramitler genelde Nil yakınına inşa edilmiştir.Hiç sorgulamadınız mı acaba neden diye?Ben çok sorguladım daşşağına tereyağı sürdüklerim ve bir gün bir video ( İ.Ü mühendislik 2009 mezunları yanılmıyorsam hazırlamıştı.) izledim.Şok olmamak elde değildi resmen.Öğrendim ki bu piramitlerin altında şöyle kalkerden tabakalar var ve tabi nil nehrinin güzelgahındada.Şimdi diyeceksiniz elektirk ne alaka ? Hemen oraya geliyorum amsızla sürüsü.Şöyle bi alaka var eğer siz suyu yüksek bir debide kalkerli bir tabakadan geçirirseniz bingo elektirk enerjisi elde edeceksiniz.Şimdi diceksiniz iyi de amına goyim Mısır'da kablo mablo bulmamışlar nasıl ilettiler elektriği ona da cevabımız hazır.
Şimdi öncelikle şunu bilmeniz lazım bugün ki piramitler ile o zaman ki piramit pek benzer değil.Neden derseniz Yeni Kahire'nin inşsasında o piramitlerin dış yüzeyindeki kaya tabaaksı sökülüyor ve tabii piramidin tepesindeki altın uçta.
http://www.egiptomania.com/geografia/imagen/kefren.jpg bu resimde gördüğümüz gibi aslında piramitte 2. bir tabaka daha var.
/instamatic0711/instamatic071100051/2065569-macro-shoot-of-one-dollar-pyramid-and-all-seeing-eye.jpg buda aslında pramidin orjinal hali.Evett sevinin daşşaksızlar bu 1 dolar bildiniz. ( Allah Allah 1 Dolarda Gizenin ne işi var !!! )
Kablosuz elektrik iletme teknolojisi diye bir şey var duydunuz mu hiç ?
Chip amcada ki bu videoyu izleyin mümkün mü anlarsınız.Zaten öncelikle modern dünyada kullanan ilk daşşaksız Nicola Tesla Amcamız.
Birde Bonus olarak size bu konu ile ilgili bir video alın bakın daşşaksız kardeşlerim
Şimdi video da tonla ayrıntı var ama benim dikkatimi çeken olgu İskenderiye Feneri.70 Km tam İskenderiye Feneri'nin menzili.Şimdi diyeceksiniz daşşaksızlar 70 km falan filan ne ayaksın diye de söyleyeyim hemen hiç bir yanıcı madde ile 70 km'den görünecek bir ışık yayamazsınız.Bu fiziksel olarak imkansız bir olgudur.Peki kablosuz olarak nasıl bu kadar yüksek bir enerji transfer edilir? Cevabı İskenderiye Feneri'nin şeklinde gizli.
Neye benziyor sizce daşşağına terayağı sürdüklerim ? Ben söyleyeyim devasa bir alıcı. ( Not: Bu fener 135 Metre.Yani yaklaşık olarak 50 katlı bir bina büyüklüğünde.) Şimdi herşeyi yanyana koyduğunuz da anladınız mı herşeyi.
Özet geçiyorum : Şimdi Hadisi vereyim. '' Kıyamet alametlerinden biri de, yalın ayak, çıplak, yoksul koyun-keçi çobanlarının binaları yükseltmekte birbirleriyle yarış ettiklerini ve böbürlendiklerini görmendir.” (Buhari, Fiten: 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313) ''
İllimunati etiketli sikkonun yazılarını okuyanlar bilir bu illimunatici amcaların negatif enerjiyi nasıl oluşturmaya ve yaymaya çalıştıklarını hadisle ve anlattığım konuyla örtüştü mü ? Başka bir yazıda görüşürüz yakında yazarım sanırsam yeni yazıyı.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

.............

Bir Şubat günündeyim.Karların yavaş yavaş erimekte olduğu ve benide yavaş yavaş eritmekte olduğu bir şubat günü.
Tam diyorum bir yıl önce bir şubat günü aniden çıkagelmiştin hayatıma , aniden ruhumu bedenimden ayırmıştın sessizce.
Cümlenin başındaki heyecan , paragrafın sonundaki acı gibiydi herşey.Sessiz ve derinlere işleyen.
Herşey zaten bir oyun değil miydi ? Varolanlar, varolmaya çalışanlar ve sen bir oyun değil miydi bunların hepsi.Gelişin gibi gidişinde olamış mıydı aniden,bir şubat günü ansızın gitmemişydin ? Bırakmamış mıydın
Beni şubat ateşinde yanarken. Ama ağlamamıştım yedirememiştim gözyaşlarını kendime.Dökülmemişti iki damla gözyaşı gözlerimden ama yüreğimin gözlerinde nehirler akmıştı
her an , her saniye isyanlar çekmişti Allah'a neden ben diye.
Biliyordum sende gidecektin tüm sevdiklerim , sevecek olduklarım gibi.Sen gitmesen bile azrail alıp götürecekti seni bende.Ne de olsa kıyamet günü* terketmişti beni sevdiklerim,
bir kıyamet günü* kalmıştım yapayalnız tek başıma.Tektim dünyada o kıyamet günü yaşamı 11 geçe ölüme 20 kala.Sende onlar gibiydin sende.Ansızın sevdirmiştin kendini ve ansızın kaybolmuştun ellerimden.
Onlar beni Ağustos soğuğunda dondurmayı başarırken sen beni yakabilmiştin şubat sıcağında tek başına.

Bir Ağustos günü.Saat 03.02*.Gökkubbenden yıldızlar dökülmeye başlamıştı bedenime.Nerden bilirdim çocuk yüreğimle sevdiklerimi tek bir gecede kaybedeceğimi ? Nerden
bilirdim yüreğimin bu kadar kırılgan olacağını ömrümce.Camdan bir kalp bırakmıştı Ağustosun 17'si bedenimde , almıştı sevdiklerimi benden hiç sormadan.Hiç bir zaman açmamıştım yüreğimi kimselere ve kimselere
dokundurmamıştım ruhumu kırılır diye. Ve Birgün sen geldin.Önce bedenime sonra ruhuma işleyiverdin.Ne kadar karşı koymak istesem de ne yapamadım , uzak tutamadım kendimden her dakika izin verdim daha çok
sahip olmana.Nerden bilirdim dokunduğun yeri tarumar edeceğini,nerden bilirdim beni bu kadar kırıp mahvedeceğini.Nerden bilirdim ruhumu yakacağını,kalbimini un ufak edeceğini.Sadece sevmiştim ben seni.Haketmemiştim
bu kadar şiddeti,acıyı,üzüntüyü,mahvoluşu.Söylesene neydi günahım benim ? Neydi O Ağustos gecesini bana yaşatma sebebin?
Biliyorum Hiç cevap vermeyeceksin bana , hep susacaksın bir lal gibi.Bakışlarınla gene bedenimi dağlayacak , her gördüğümde seni kahrolacağım içten içe.

Yine hayat O Ağustos gecesinin sabahı gibi.
Birinde Ailemi Kaybettim Birinde SENİ....

10 Haziran 2011 Cuma

Başkanlık Sistemi Üzerine Hafif Bir Yorum

Başkanlık sistemi;Belli bir siyasi disiplinin var olmadığı ülkelerde ( Ki Buna Tek Örnek Vardır O da Abd'dir ) uygulanan kuvvetler ayrılığının kesin bir biçimde uygulandığı ama genel olarak yürütmenin diğer kuvvetlerden daha güçlü olduğu bir sistemdir.
Son dönemde oluşan '' Başkanlık Sistemi '' tartışması genel olarak Türkiye gibi siyasi disiplinin yüksek olduğu ülkere uygulanamaz denebilir.Bunu belli başlı şıklar altında açıklamaya çalışacağım.
- Uygulamanın en iyi görüldüğü ülkede ( ABD ) siyasi açıdın herhangi bir akım kuvvetli değildir.Genelde Neo-Liberal politikalar uygulanmaktadır.Yani Cumhuriyeçi Parti ile Demokrat Parti arasında siyasi söylem,tavır,uygulama,ideoloji arasında pek bir fark bulunmamaktadır.Türkiye ve Avrupa'da bir çok farklı siyasi akımın oluşu bu sistemi Türkiye açısından işlevsiz hale getirmektedir.
- Türkiye gibi sounlu ülkelerde '' Başkanlık Sistemi '' uç fraksiyonları saha dışına çıkaracağı için radikalleşmeyi arttıracaktır.Burada Mhp,Bdp ve Sp Gibi belli başlı bir oy oranı sahip ama asla %50 oy alamayacak partiler çözümü sokaklarda arayacaktır.
- '' Başkanlık Sistemi '' mevcut siyasi geleneğide bitirecektir.Çünkü bu sistemde temel olarak Türkiye'de iki blok oluşturacaktır.Oyların % 35'ne sahip bir Sol Blok ve Oyların %65'ine sahip bir Sağ Blok.Bu durum fikirler arasındaki çatışmayı daha da arttıracak ve insanları kesin çizgilerle ayıracaktır.
Temel Olarak Şimdilik Bu Sistem Üzerinde Söyleyebileceğim Bu Kadar.Başka Bi Yazıda Görüşmek Dileğiyle