15 Nisan 2009 Çarşamba

TAYYİP - FETULLAH-AMERİKA-VATİKAN DÖRTGENİ

R. Tayyip Erdoğan kimine göre karizmatik bir siyasi lider, sade bir kişilik,alternatifi olmayan kişi.
Fetullah Gülen denilen şahsiyet ise yine kimilerine göre Allah'ın yeryüzündeki Gölgesi'nin gölgesi(tanımı merak ediyorsanız mail atın) , mübarek kişi,her dediği doğru olan kişi.Şimdi diyebilirsiniz ikisinin ilişkisini anladık Amerika-Vatikan nereden geliyor?
Bilindiği üzere Fetullah Amerika'da yaşıyor.Tayyip te Akp'nin temellerini Amerika'da atıyor.Şimsi size bunun bariz delillerini gösterelim.

Öykü, AKP'yi iktidara taşıyan 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde başlıyor. Ocak 2002 tarihinde gerçekleşen bu ziyarette Erdoğan, ABD'nin savunma eski bakan yardımcılarından "Karanlıklar Prensi" diye tanınan Richard Perle ile gizli bir görüşme yapıyor. Erdoğan, gayri resmi nitelikteki bu gizli buluşmada, AKP'nin başta Irak konusu olmak üzere, ABD'nin küresel siyasetlerini destekleyecekleri yönünde güvence veriyor. Cüneyd Zapsu, Erdoğan'ın daha başbakan olmadan Washinton'un etkin kişileriyle ilişki kurmasını 'Çizmeli Adam' lakabıyla tanınan Grenville Byford adındaki arkadaşı kanalıyla sağlamış. Zapsu'nun Byford'la dostluğu ise Davos toplantılarına dayanıyor. Boston'da 'Birahanelerr Kralı' olarak ün yapan ve şirket stratejileri danışmanlığıyla tanınan Byford'un eşi Orit Gadiesh de, bu gizli ilişkiler yumağının önemli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor."Gadiesh, iş çevrelerinin saygın dergisi Forbes tarafından 'Dünyanın en güçlü 91. kadını' seçilmiş bir İsrailli. İsrailli bir generalin kızı ve ayrıca hem İsrail'in eski başbakanlarından Şimon Peres'in baldızı hem de en yakın danışmanlarından biri. Daha 17 yaşındayken İsrail Genelkurmay Başkanı'nın askeri istihbarat biriminde asistanı olarak çalışma hayatına başlamış."Kuşkusuz ABD yönetiminden, Ocak 2002'de Washington'a gelen ve hiçbir resmi sıfatı olmayan Erdoğan'la resmi temas kurması beklenemezdi. İşte bu noktada, Zapsu'nun dostları Byford ve eşi Gadiesh, Erdoğan için Washington yönetimi adına hareket eden ve 'Şahinler' grubunda yer alan Perle ile gayri resmi bir görüşme ayarlıyor. Bu gizli buluşmada Perle, Erdoğan'a ABD'nin özellikle Ortadoğu'ya bakışını anlatıyor, Irak'ta Saddam rejimine son verileceğinin altını çiziyor. "Erdoğan da bu kahvaltılı buluşmada, ABD'nin Irak konusundaki tutumunu desteklediğini söylüyor, Perle'e kendisinden söz ediyor, lideri olduğu partisi AKP hakkında bilgi veriyor. (...) 3 Kasım seçimlerinde milletvekili olamayan Erdoğan, seçimlerin ardından tekrar Washington'a gidiyor. Erdoğan, bu ziyaretinde de resmi bir sıfat taşımamakta, sadece AKP Genel Başkanı olarak temaslar yapmayı planlamaktadır.
Size bir hatırlatma ABD denen Mason/Para devleti tarihi boyunca sadece işine gelen (kullanabileceği) parti başkanlarıyla görüştü.Bu noktayı burada bırakalım şimdi gelelim Fettoş efendinin papaya yazdığı mektuba:
HOCAEFENDI'DEN PAPA'YA MEKTUP Pek muhterem Papa cenaplari, Uc buyuk dinin dogum yeri olarak bilinen topraklarin dunyayi daha iyi yasanabilir bir mekan kilma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasiyla bilen halkindan size en icten selamlari getirdik. Yogun gundeminizde bize zaman ayirarak sizinle muserref olmayi bahsettiginiz icin zatialilerinize en derin kalbi tesekkurlerimizi sunariz. Papa 6. Paul Cenaplari tarafindan baslatilan ve devam etmekte olan Dinlerarasi Diyalog Icin Papalik Konseyi (PCID) misyonunun bir parcasi olmak uzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edisini gormeyi arzu ediyoruz. En aciz bir sekilde hatta biraz curetle, bu pek kiymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mutevazi yardimlarimizi sunmak icin size geldik
Mektubumuzdan sonra birde dinler arası diyalog masalına ve Abant Platformu denen garabete bakalım.
II. Paul'ün 1991 yılında ilan ettiği Redemptoris Missio (Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinde aynen şöyle diyordu: “Dinlerarası diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır... Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. “ 1964 yılında 2. Vatikan Konsilinde kurulan 'Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryası'nın 1973 yılında, sekreterlik görevine getirilen Pietro Rossano, Sekreterya'nın yayın organı Bulletin'deki bir yazısında şunu belirtiyordu: "Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki bu faaliyeti, Kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilise'nin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih'in sevgisini ve Mesih'in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, Kilise'nin İncil'i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır." Pietro Rossano, ayrıca diyaloğun şartlar gereği ortaya çıktığını, İseviliği ilk yayan Havarilerin metodu olduğunu şöyle ifade etmektedir: “Kilisenin henüz bulunmadığı yerlerde tesis edilmesi için yapılan bir faaliyet olarak anlaşılan misyon, artık diyalog olmadan başarıya ulaşamaz.” Diyalog Kilise Misyonunun bir parçası 1984 yılından beri "Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryası"nın başkanlığını yapan Kardinal Francis Arinze ise, geçmişten bugüne gelinen noktayı anlatırken bunun Kilisenin bir misyonu olduğunu ifade etmektedir: "Papa VI. Paul'ün vizyonu gerçekleşmektedir. Çünkü dinlerarası diyalog, Kilise misyonunun normal bir parçası olarak görülmektedir" (Bulletin, 59/XX - 2, 1985, 124).
Küçük bir hatırlatma.İslamiyet bir müşrikle arkadaş olamazsınız der.Fettoşun dininin sağlamlığı burada apaçık görülmekte.Dönelim Abant Platformu garabetine:Papa II.John Paul'un 16 Nisan 1995 te yaptığı açıklamaya:
‘’Özellikle Kürtleri,Filistinlileri ve Latin amerikadaki gurupları siyasal haklar elde etmek için silahlı mücadelede bulunmaya son vermeye çağırıyorum.Toplumda karşılıklı kabule ve saygıya dayalı kullanılabilir (equitable) çözümün tek yolu vardır.Diyalog.Ben onları bir an önce diyalog başlatmaya davet ediyorum.’’Bu Papalık çağrısından sonra ilginç gelişmeler oldu.İlkin Belçikada,sonra da Almanyada ‘’Diyalog’’ gurupları oluştu.Hemen ardından 1995 yılının Eylül ayında ‘’Pkk diyalog istiyor’’ sesleri yükseltilmeye başlandı.Bunları ‘’Türkiye diyalogdan kaçıyor’’ şeklindeki batı basınının manüpile edilmiş haberleri izledi.Türkiye yeniden insan hakları örgütlerinin boy hedefi haline getirildi.Vatikanın ve onun bürokrasisinin Türkiyedeki siyasi gelişmelerle doğrudan ve açıklanmış iradeyle ilgilenişi işte bu 16 nisan paskalya konuşmasından sonra hız kazandı.Ne hikmetse bu güne değin ‘’Diyalog’’ sözcüğünü telaffuz bile edemeyen bazı çevreler ‘’Din’’ aşkına ‘’Diyalog ve Hoşgörü’’ toplantıları düzenlemeye başladılar.
Allah Allah bunlar size bir yerden tanıdık geliyor mu ? Mesela Abant civarlarından.
Daha fazla ne söze ne saza gerek var.Anlayan gerçekleriyle kişileri görür.Anlamayan ömür boyu köle gibi sürünür.

Kaynaklar:http://www.duslersokagi.com/off-topic/t16139-fethullah-gulen-ve-gizli-kardinal-iddiasi-dogru-mu.html
http://www.ulku-ocaklari.com/serbest-siyaset-kursusu/papa-2-john-paulun-gizli-kardinalleri-21811.html
http://kutsalkitaplar.net/
Erol Mütercimler - Komplo Teorileri
Aytuç Altındal

14 Nisan 2009 Salı

12. Dalga Komedisi

Dün bir operasyon yapıldı.Ergenekon 12.dalga.Sebebi ve ya nedeni önemli değil.Önemli olan gözaltına alınan iki kişi.Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan ve Baba Beni Okula Gönder kampanyasın mimarı Tijen Mergen.
Mantiki olarak düşünüyorum.Türkan Saylan ve terörizm.Aynı cümle içerisinde olması bile korkunç.-Eğer aynı cümle içinde siz vicdanınız rahat bir şekilde söyleyebiliyorsanız sorun yok.-Yıllarını cüzzama ve eğitime harcamış önemli bir şahsiyet.Üstelik beş yıldır kanserle mücadele ediyor.Daha da küçük bir ayrıntı var.Türkan Saylan 74 yaşında.Darbe için bayağı genç bir yaş.Bu koşullarda Türkan Saylan darbe yapacak.İnanması güç ama yapacak birşey yok.Tabi bir de aynanın diğer tarafına bakmak lazım.Çydd'nin kurucusu. En önemli misyonu genç beyinleri Fetullah Efendi'nin zehrinden korumak.Bu çerçevede 36 bin kız , 29 bin üniversite öğrencisine burs sağlıyor.Önemli bir ayrıntı bu burs sağlayan firmalar arasında Alman Metro Grubu var.O zaman yeni bir dalga daha gerek.Operasyonun Kıbrıs ayağını geçtik.Azerbeycan ayağı yakın ama daha yakın ayağı Almanya gibi görünüyor.Yani anlayacağınız Süper Savcımız Öz'e göre darbe Almanya destekli olabilir. Aman ha dikkat edin.
Sizi şimdi başka bir noktaya götürmek istiyorum.Bundan 3 yıl önce Samanyolu Tv adlı medya kuruluşunda bir dizi vardı. Yağmurdan Sonra.Biraz takip ettiyseniz orada çok gizli bir örgütten ( Ergenekon bu olsa gerek) , darbe planlarından ve bunların ortasında olan oradaki tanıma göre çağdaş yaşamcı görünüp Türkiye'yi yıkmaya çalışan bir dernekten bahsedilirdi.Şimdi bu olaylara bakıp aslında herşeyin Fetullah Hoca Efendi destekli olduğunu görmemek körlük olur herhalde.
Şimdi diğer önemli şahşiyet Tijen Mergen'e gelelim.Daha önce de söylediğim gibi Baba Beni Okula Gönder kampanyasının mimarı.Boğaziçi mezunu.Mimarı olduğu kampanya çerçevesinde 28 kız öğrenci yurdu üstlenildi, Kars’ta inşaatı süren yurt hariç 27’si hizmete açıldı. 10 ilköğretim okulu yapılmış ve 7.156 kız öğrencinin 3 yıllık bursları karşılandı.Yurtlarda öğrenci kapasitesi 3.185’e ulaştı. Bu yıl yurtlarda barınan 96 lise son sınıf öğrencisinden 26’sı üniversiteyi kazandı.2008-2009 eğitim dönemi ilk yarıyılında burs alan ve yurtlarda kalan kız öğrencilerinin 2 bin 331’i teşekkür, bin 182’si takdir ve 88’i onur belgesi aldı.Baba Beni Okula Gönder kampanyası, ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödül aldı.Burada bir ayrıntı daha var:bu kampanya ÇYDD ile birlikte ortak yürütülüyor.Yani Türkan Saylan'ın evi aranırken Tijen Mergen'in tutaklanmaması komedi olurdu değil mi?
Olayın birde farklı bir boyutu var ki kimse görmek istemiyor ya da görmüyor.Bu kampanyaların hepsi doğuda aydınlar yetiştirmek, eğitim düzeyini arttırmak için yapıldı başka bir neden yok.Şimdi biz de bir komplo teorisi üretelim.Acaba 12. Dalgada Pkk'nın ve Aşiret Ağalarının parmağı mı var?


Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11426599.asp?gid=0&srid=0&oid=0&l=1